Elif AYDEMİR
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Ekonomi Bölümü
İstanbul Zaim Üniversitesi, Sosyoloji ABD
elif@istanbulmarka.science, ORCID: 0000-0002-1443-5019
Volkan DİLSİZ
Sakarya Üniversitesi, Matematik Bölümü
Anadolu Üniversitesi, Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü
İstanbul Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım ABD
volkan@istanbulmarka.net, ORCID: 0000-0003-4123-0470
…
Öz
Bu çalışmada Türkiye’de son yıllarda artış gösteren kayıt dışı ekonominin diğer ülkelere göre karşılaştırması yapılmaktadır. Bu karşılaştırmalar ışığında kayıt dışı ekonominin nedenlerine, sonuçlarına ve ortadan kaldırılması için çözüm yöntemlerine değinilmektedir. Çözüm yöntemleri özelinde dijital ödeme yöntemlerine yoğunlaşarak, Türkiye’de ve dünyada dijital ödeme yöntemlerinin kullanım sıklığı, geliştirilme potansiyelleri ve kayıt dışı ekonomilerine etkisi irdelenmektedir. Bu etkiler; Artagan Projesi özelinde ekonomik istatistikler ile karşılaştırılarak, Türkiye’de kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılmasıyla oluşması planlanan ekonomik büyüme ve gelişmeye bir yöntem olarak dijital ödeme sistemleri önerilmektedir.
[Kayıt Dışı Ekonomi, Dijital Ödeme Sistemleri, Artagan Projesi]
Abstract
In this study, the informal economy, which has increased in Turkey in recent years, is compared to other countries. In the light of these comparisons, the causes and consequences of the informal economy and the methods of solutions for its elimination are mentioned. The study concentrating on digital payment methods as a solution method and it examines the frequency of use, their development potential and their impact on the informal economy of digital payment methods in Turkey and in the world. These effects were compared with the economic statistics in the context of the Artagan Project. Digital payment systems are recommended as a method for economic growth and development, which is planned to be achieved with the elimination of the informal economy in Turkey.
[Informal Economy, Dijital Payment Systems, Project Artagan]
1. Kayıt Dışı Ekonomi
Geçmişte ve günümüzde, dünya toplumlarının ekonomik gelişimlerini olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurlardan biri, kayıt dışı ekonomiye yönelim oranının yüksek olmasıdır. Bu bağlamda kayıt dışı ekonominin ne anlama geldiğine dair literatürde tek bir tanımlama olmaksızın pek çok tanımlama yer almaktadır. Bunun en belirgin nedeni ise ekonomik faaliyetlerdeki çeşitliliktir (Erkuş, Karagöz, 2009: 128). Dünya genelinde kayıt dışı ekonomi için farklı isimlendirmeler de yapılmaktadır; gayri resmî, enformel, düzensiz, paralel, ikinci, yeraltı, yasadışı, gizli, kayıtlı olmayan ve gölge ekonomi. Birçok ülkede en fazla kullanılan isim ise kara ekonomidir. (Çetintaş, Vergil, 2003: 16).
İsimlendirilmesinde olduğu gibi tanımlamasında da tek bir konsensüs görülmemektedir. Kayıt dışı ekonomiyle ilgili yapılan tanımlamaların bazıları şu şekildedir; kayıt dışı ekonomi ilk olarak basit haliyle, kayıtlı olmayan ekonomik faaliyetler olarak tanımlanmaktadır (betimsel yaklaşım), bir diğer yaklaşım ise kayıt dışı ekonomiyi, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin davranışsal niteliğine göre tanımlamaktadır (davranışsal yaklaşım).
Bu yaklaşım kayıt dışı ekonomi unsurunu teorik çerçevede açıklamaktadır (Fleming, Roman ve Farrell, 2000 387-409 akt. Çetintaş, Vergil, 2003: 16). En genel tanımı ile ekonomik faaliyetlerin fiilen gerçekleşmiş olmasına rağmen bu faaliyetlerle ilgili kayıtların tutulmaması olarak nitelendirilen kayıt dışı ekonomi, kamusal idarenin denetimi dışında olan her türlü finansal işlem ve faaliyetler bütünüdür (Sarılı, 2002: 32). Ayrıca GSMH hesaplarını elde etmede, bilinen hesaplama yöntemlerine göre tahmin edilemeyen ve gelir getirici ekonomik faaliyetlerin tümüdür (Derdiyok, 1993: 54 akt. Işık, Acar, 2003: 119).
Uluslararası literatür ekseninde de kayıt dışı ekonomiyle ilgili farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Thomas, kayıt dışı ekonominin “ulusal gelir hesaplarına kayıtlı olmayan faaliyetleri kapsadığını” vurgulamaktadır. Schneider ve Enste ise kayıt dışı ekonomiyi “resmî olarak hesaplanan GSMH’ya katkı sağlayacak ekonomik faaliyetlerin tümü” şeklinde tanımlamaktadır. Bhattacharyya’da kayıt dışı ekonominin en iyi şekilde, dolaşımdaki para miktarı üzerinden hesaplanan potansiyel milli gelir ile kayıtlı gelir arasındaki farkın, kayıtlı olmayan milli gelir şeklinde tanımlanacağını vurgulamaktadır (Fleming, Roman ve Farrell, 2000: 387, 409 akt. Çetintaş, Vergil, 2003: 16). Son olarak Loayza ise kayıt dışı ekonomi unsurunu, “benzerleri niteliğindeki faaliyetlerin düzenlendiği (kontrol edildiği) yasal ve sosyal bir çevrede, toplumun kurumlarınca düzenlenmeyen faaliyetlerin tümü” şeklinde tanımlamaktadır (Loayza, 1997: 1 akt. Çetintaş, Vergil, 2003: 16).
Genel olarak, kayıt dışı ekonomi resmî ekonomik göstergelere yansıtılmayan yasadışı tüm ekonomik faaliyetleri kapsamakta ve bu doğrultuda ülke genelinde yapılan mali denetim unsurunda da yer almamaktadır. Bütün bu tanımlamalar doğrultusunda kayıt dışı ekonomi şu şekillerde örneklendirilmektedir; sigortasız çalışan veya çalıştırılan işçiler, sundukları ürün veya hizmet karşılığında aldıkları ücret için fatura ve fiş düzenlemeyen iş sahipleri, vergi kaçırma ya da vergiden kaçınma dürtüsüyle vergi dairesinin bilgisi dışında yapılan çalışmalar, yapılan ekonomik faaliyetlerin (alım-satım) herhangi bir belgeye dayandırılmaması ve yasadışı faaliyetler kapsamında gerçekleşen para / varlık aktarımı vb. durumlar.
1.1. Kayıt Dışı Ekonominin Tercih Edilme Nedenleri ve Oluşturduğu Zararlar
Kayıt dışı ekonomi unsurunun ortaya çıkış ve tercih edilme nedeni ülkeden ülkeye farklılıklar göstermekte olup, farklı ülkelerde farklı nedenlere dayanmaktadır. Gelişmiş ülke ekonomilerinde kayıt dışı ekonominin nedenleri genel olarak, vergisel faktörler ve işgücü piyasasıyla ilgili düzenlemeleri kapsamaktadır (Aslanoğlu, 2008: 200). Bu sebeple gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalar genel olarak vergi kaçırma ve düzenlemeler üzerine olmaktadır (Çetintaş, Vergil, 2003: 17). Gelişmekte olan ülkelerde ise bu faktörlere ek olarak ekonomiyi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen nüfus artışı ve göç alma-verme gibi demografik yapı unsurları da etkili olmaktadır. Genel olarak gelişmekte olan ülkelerde kayıt dışı ekonominin boyutu gelişmiş ülkelere oranla daha yüksektir (Bilen, 2007: 136).
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kayıt dışı ekonominin temel çıkış noktası müteşebbislerin teşebbüsleriyle ilgili bilerek ya da bilmeyerek gerçekleştirmiş oldukları kâr-zarar analizidir (Aslanoğlu, 2008: 200). Müteşebbisler, kayıt dışı ekonomi faaliyetinde bulunarak vergi ödemeleri, lisans ücretleri ve sosyal güvenlik ödemeleri nezdinde birçok maliyetlerini azaltma eğiliminde bulunmaktadır (A.g.e., 2008: 200-201).
Bununla birlikte çeşitli müteşebbisler adına kayıt dışı ekonomi unsurunun mali anlamda yarar sağlamasının yanında çeşitli zararları da bulunmaktadır. Kayıt dışı ekonomi tercihinin maliyetleri azaltmasının yanında çeşitli kamusal ve finansal hizmetlerden faydalanamama, kayıtlı olarak üretimini sürdüren işletmelerle iş yapamama gibi maliyetleri artıran bir durumla da karşı karşıya kalmaktadırlar (Ülken, Öztürk, 2007: 3 akt. Aslanoğlu, 2008: 201).
Kaynak: The World Unobserved Economy: Definition, Measurement, and Optimality Consideration, 2011
Yukarıdaki grafiklerde de görüldüğü gibi, ülkede vergi oranlarının artmasıyla kayıt dışı ekonomi oranı artarken, yapılan düzenlemeler ile birlikte kayıt dışı ekonomi olgusu belli bir noktaya kadar azalmakta lâkin düzenlemelerin getirdiği bazı zorlukların bireylerde karışıklığa yol açmasıyla birlikte kayıt dışı ekonomi oranı da tekrardan artış göstermektedir (Güler, Toparlak: 2018: 212).
Kayıt dışı ekonomiyle ilgili 30 ülkede yapılan araştırma sonucunda görülmüştür ki ekonomik bağımsızlık, tam serbest piyasa koşulları ve yüksek ahlaki değerler ile kayıt dışı olgusunun arasında ters bir ilişki bulunmaktadır (Richardson, 2006: 150 akt. Bilen, 2007: 136). Bu araştırma bulguları da göstermektedir ki; bir ülkenin özellikle sosyolojik ve psikolojik gelişmişliği çeşitli ekonomik unsurlar bazında kayıt dışılık faktörünü azaltıcı etkiler sergilemektedir.
Dünya üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde genel olarak kayıt dışı ekonomi dört temel neden üzerine sınıflandırılmaktadır. İlk olarak; yüksek enflasyon oranları, gelir dağılımındaki dengesizlikler, vergi oranlarındaki artışlar ve defter tutma hadlerinin getirmiş olduğu mali ve ekonomik nedendir. İkinci neden ise ülkede uygulanan cezaların caydırıcılığının az olması, yasaların toplumdaki bütün bireyler tarafından anlaşılamaması, uygulanan istisna ve muafiyetler ile birlikte oluşan hukuki nedendir.
Diğer bir neden ise vergi idaresin teknik ve personel yapısı ve denetimsel açıdan bazı ülkelerdeki etkinsizliklerden kaynaklanan idari nedendir. Son olarak toplumları aslında kayıt dışı ekonomi unsuruna iten en önemli nedenlerden olan sosyal nedenlerdir. Burada bireylerin vergisel ahlakı, mükellefiyet psikolojisi buna bağlı olarak hayatını sürdürdüğü sosyo-kültürel ortamdaki durumu bile bireylerde ve bununla birlikte toplumlarda kayıt dışılık olgusunu meydana getirmektedir (Bilen, 2007: 136)
Dünya üzerinde geniş kapsamda yer alan kayıt dışı ekonominin getirdiği zararlar da yadsınamaz düzeydedir. Bu zararların en belirgin örneği ise çeşitli ekonomik çalışmaların devletlere bildirilmemesinden dolayı istatistiksel verilerin ve ekonomi politikalarının saptırılmasına zemin hazırlaması olmaktadır. İstatistiksel verilerin saptırılması ile birlikte bazı veriler eksik ya da hatalı olarak istatistiklere yansıtılır ve böylece ülkede yer alan kamu kesiminin hacmi ile hesaplanan vergi yükü gerçek oranlarından yüksek çıkar, dış ticaret ve döviz hareketleri tam anlamıyla izlenemez ve böylece de anlamlı para ve maliye politikaları geliştirilemez (Önder, 2000-2001: 247).
Kayıt dışı ekonomi faktörünün oluşturduğu bir diğer önemli zarar ise, kayıt dışı anlamda çalışan işletmeler ölçek itibariyle küçük oldukları gibi, kayıt dışı olarak çalışmaya devam etmeleri için küçük işletme olarak kalırlar. Bu yönelim işletmelerin optimal düzeye ulaşmasını engelleyerek ekonomide verimlilik kaybına neden olmaktadır (Kirbaş, 1995: 24-27 akt. Önder, 2000-2001: 247). Böylece ülkelerde kayıt dışı olarak çalışan işletmeler küçük bile olsa bu duruma eğilim oranı arttıkça o küçük işletmeler tüm ülke için olumsuz durumlar sergiler ve böylelikle ülke ekonomisini hatta ardından da dünya ekonomisini olumsuz etkiler.
1.2. Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi
Türkiye’de sektörel bazda ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmının kayıt dışı olarak gerçekleştirildiği bilinmektedir (Aslanoğlu, 2008: 204). Kayıt dışı ekonomi unsuru ülkemizde geçmişte ve günümüzde ekonomik büyüme ve gelişmede, GSYH ve GSMH’nin artış göstermesinde, ekonomik kalkınma eğiliminde ve mali denetimin reel sonuçlar vermesi açısından oldukça büyük sorun teşkil etmektedir. Özellikle ekonomik krizlerin etkisiyle vergi mükellefleri daha fazla kayıt dışında çalışmak, kamusal otoriteleri de bu durumu azaltma eğilimi sergilemek istemektedir (Cemil, Küçükilhan, 2013: 37).
Ülkemizde, geçmişte de kayıt dışı ekonominin oransal tahmini ve bu oranlar neticesinde kayıt dışılığı gidermeye yönelik pek çok adım atılmış olsa da maalesef kayıt dışı ekonomi unsuru yıllardır devam etme eğilimi göstermektedir. Geçmiş dönemlerde Türkiye’de kayıt dışı ekonominin boyutlarıyla ilgili uzlaşmaya varılamamıştır. Kayıt dışılığın büyüklüğünün tahminine dayalı pek çok ekonometrik analizler sonucu birbirinden farklı oranlar bulunmuştur. Bu farklılığın en önemli nedeni kayıtlı ekonomi ile kayıt dışı ekonominin geçmişte içi içe geçmiş olmasıdır (Aslanoğlu, 2008: 204-205).
Türk ekonomisinde kayıt dışı ekonominin büyüklük düzeyi ile ilgili farklı ölçüm teknikleriyle yapılan tahmin yöntemlerine göre kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranla haddinden oldukça yüksek seyrettiği gözlemlenmiştir (Polat, 2020: 455). Bu durumla birlikte ülkede var olan gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizliğin artış göstermesiyle kayıt dışı ekonomi oranının da yükseldiği gözlemlenmektedir. Elveren ve Özgür’ün (2016) Türkiye’de 1963-2008 yılları arasında gelir eşitsizliği ve kayıt dışı ekonomiye ilişkin yapmış olduğu çalışmalarında Türkiye’de 1980 döneminde neoliberal ekonomi politikalarının etkisi doğrultusunda gelir eşitsizliğinin arttığını ve bununla birlikte kayıt dışı ekonominin de büyüdüğü belirtilmiştir (Karagöz, 2020: 494).
Kayıt dışı ekonomiye etki eden bir diğer değişken ise yoksulluktur. Literatür ekseninden bakıldığında, kayıt dışı ekonomi ile yoksulluk arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok çalışma görülmektedir. Çalışmalardan çıkarılan genel sonuç ise, ülkedeki yoksulluk oranının artış göstermesiyle birlikte kayıt dışı ekonomi oranında da artış meydana gelmesidir (Froozabadi, Razmi ve Bahmani, 2015: 527 akt. Karagöz, 2020: 494).
Ülkemizde ise göreli yoksulluk oranı yani toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında kalan bireylerin oranı, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk sınırına göre belirlenerek, 2020’de 0,6 puan artarak %15,0 olmuştur (Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2021).
Akabinde bireylerin yaşamlarını idame ettirebilecek asgari düzeyde koşulların sağlanamamasına yani bireylerin finansal sıkıntıda olma durumuna da maddi yoksunluk denilmektedir. Ülkemizde maddi yoksunluk oranı 2019 yılında %26,3 oranındayken 2020 yılı anket sonuçlarında %1,1 artarak %27,4 oranına yükselmiştir (A.g.e., 2021).
Ülkemizde yoksulluk oranlarının artması ile birlikte kayıt dışılık olgusu da artış göstermektedir. Bu artıştan ve diğer ekonomik sebeplerden dolayı ülkemiz OECD ölçümlerine göre 36 üye ülke arasından da kayıt dışı ekonomi oranı açısından en yüksek sırada yer almaktadır.
Grafik 2: OECD Ülkeleri Arasındaki Kayıt Dışı Ekonomi Oranları
Kaynak: OECD, 2021
Çalışmamızda daha önce de belirtildiği gibi ekonomik büyüme ve kalkınmaya bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelere göre kayıt dışı ekonomi oranı daha yüksektir. Diğer yandan ülkemizde kayıt dışı ekonomiye zemin hazırlayan en önemli unsur olan kayıt dışı istihdam oranı da oldukça yüksek seviyelerdedir.
Ülkemizde 2020 yılında kayıt dışı istihdam oranı tüm sektörler bazında genel olarak %30,59 olarak bilinmektedir (www.sgk.gov.tr, 2020). Bu oran da gösteriyor ki, ülkemizde her üç kişiden biri kayıt dışı istihdam edilmekte ve böylece vergilendirilme ile mali denetim açısından ülke bazında büyük sorun teşkil etmektedir. Ülkemizde gelir vergisi ve sigorta primleri yüksek oranda iken kayıt dışı ekonominin önüne geçilememesinden dolayı 36 OECD ülkeleri arasında vergi geliri açısından ise ciddi bir yoksunluk bulunmaktadır.
Grafik 3: OECD Ülkelerinde Vergi Gelirlerinin GSYH’daki Oranları
Kaynak: OECD, 2021
Yukarıda yer alan tabloda da görüldüğü gibi ülkemizde vergi oranlarının yüksek olması vergi gelirimizin artmasını sağlamamaktadır. Bunun en önemli nedeni de ülkede yer alan kayıt dışı ekonominin giderilememesidir. Bu durumla birlikte ülkedeki vergi gelirlerinin düşük olmasından dolayı bütçe açığını gidermek için devlet tarafından dolaylı vergiler toplanmaktadır. Dolaysız vergiler asgari geçim indirimi, artan oranlı vergi tarifeleri, indirim, istisna ve muafiyet gibi vergi uygulamalarıyla vergi ödeme gücü arasında ilişki olduğundan vergi adaletini sağlamada daha etkili bir vergi türüdür lâkin dolaylı vergiler tüketiciye hissettirmeden ekonomik tabirle “mali anestezi” yöntemiyle alınarak, uygulandığı mal ve hizmetler açısından düşük gelirlilerin bütçesini daha fazla etkileyerek vergi yükünün düşük ve sabit gelirliler üzerinde kalmasına sebep olmaktadır (Susam, Oktayer, 2007: 106).
Grafik 4: Türkiye ve OECD Ülkelerinde Toplanan Vergilerde Dolaylı / Dolaysız Vergilerin Oranları
Kaynak: The Effect of Taxes on Income Distribution: An Analysis for Turkey and Other Selected OECD Countries, 2020
Ülkemizde 2020 yılı itibari ile toplanan dolaysız vergilerin değeri yaklaşık 281 Trilyon TL iken dolaylı vergilerin değeri yaklaşık 552 Trilyon TL olarak bilinmektedir (tcmb.gov.tr, 2021). Görüldüğü gibi toplanan dolaylı vergiler, dolaysız vergilerin neredeyse iki katını oluşturmaktadır. Bu durum da vergi eşitsizliği ve adaletsizliğine neden olmaktadır.
Kayıt dışı ekonomi problemiyle ülkemizde hem kamusal hem de özel alanda finansal yoksunluk oluşmaktadır. Bu problemi ortadan kaldırmanın pek çok yolu vardır. Bu yollardan en önemlisi Türkiye’nin mevcut dijital dönüşüm sürecini hızlandırmasıdır. Ülkemiz bankacılık hizmetleri sektöründe dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almaktadır. Bu bağlamda Türk bankacılık sistemi evrensel bankacılık sistemi olarak da tanımlanmaktadır (Yıldırım, 2020: 67). Ülkemizde toplumsal olarak ele alınan finansal tüketimin dijital ortama aktarılarak kayıt altına alınması ile birlikte kayıt dışı ekonomi probleminin de giderileceği öngörülmektedir.
2. Dijital Ödeme Sistemleri
Dijital ödeme; nakitle işlem yapmanın zahmetli ya da yeterince hızlı olamayacağı, ödemeyi yapan ve alan arasında uzak bir mesafe olduğu ya da ödemenin kayıt altına alınmasına ihtiyaç duyulduğu durumlarda kullanılan bir tür para aktarım şeklidir. Örnek olarak belediyelerin akıllı bilet kartlarıyla bir toplu ulaşım aracına binmek, Hepsi Burada’dan satın alınan bir ürünün ödemesinin kredi kartı ile yapılması ya da ev / işyeri kirasının havale / EFT / FAST yoluyla gönderilmesi birer dijital ödemedir. İçinde bulunduğumuz “bilişim çağı” boyunca geliştirilen ve geleceğin en önemli teknolojilerinden biri olarak kabul edilen “fintek” (fintech – finans teknolojisi) alanının en önemli konularından biri olan “dijital ödeme sistemleri” günümüz ticaretine yön veren bir kavramdır (Ateş, Şanlı, 2020: 65-83 ).
Temel olarak paranın hareketini mümkün olan en zahmetsiz, hızlı ve güvenli şekilde gerçekleştirmeyi amaçlayan bu sistemler 21. yüzyıl ticaret dünyasının tam merkezinde bulunmaktadır. İcat edildiği günden bu yana birçok farklı form ve sistem ile kullanılan “para” bir ürüne (bu bir tavuk da olabilir uzay mekiği de) ya da hizmete (bu bir temizlik ücreti de olabilir beyin ameliyatı da) biçilmiş maddi değerin birimidir. Ayrıca her ülkenin kendi para birimi de birbirine karşı farklı değerlere sahip olabilir ve bu değerler de sürekli değişebilir. Bu değerler günün ticarî koşullarına göre çeşitli form ve sistemler içerisinde yer alır ve yer değiştirir (Can vd., 2019: 218-242). Örneğin bir ülkenin merkez bankasının bastığı kağıt ve demir paralar günlük kullanımda en çok yer sahibi olan ödeme araçlarıdır. Bunlarla bir seyyar satıcıdan su satın alabilir ya da kuaförünüze saçınızı kesmesi karşılığında ödeme yapabilirsiniz. Ancak iş bir ev ya da otomobil almaya geldiğinde yapacağınız ödemenin tutarı çok daha yüksek olacağından bunu banknotlar ile yapmak çok pratik bir yöntem olmayabilir. Burada bir başka ödeme aracı olan çekler karşımıza çıkmaktadır (Kendigelen, 2006: 47). Bankanın müşterisine tanımladığı limitler doğrultusunda alınabilen bir çek defterinden kopartılmış bir sayfaya yazılan tutar da “para” olarak kullanılabilir ve yüklü miktardaki ödemeler bu tek sayfa ile çok hızlı bir şekilde aktarılabilir. Ancak hızlı bir şekilde yapılan bu ödeme işlemi çok da güvenli sayılmayabilir. Zira ödeme yapan kişinin limitinin aşılması ya da bankaya zamanında ödeme yapmaması gibi durumlarda çeki alan kişi ödemeyi zamanı geldiğinde tahsil edemeyecektir.
Buna benzer bir örnek olarak “mail order” (posta siparişi) da verilebilir. Bankaların müşterilerine limitleri dahilinde verdikleri kredi kartları ile manuel şekilde bir ödeme yapmak için kullanılan bu yöntemde ödemeyi yapacak kişi satıcının mail order formunu kredi kartı bilgileri ve yapacağı ödeme tutarları ile doldurarak imzalar (Spence vd. 1970: 364-369). Sonrasında posta yoluyla ilettiği bu formdaki bilgilerin satıcı tarafından bir pos cihazına girilmesi sayesinde ödemeyi yapabilen kart sahibi, bir taraftan kredi kartı bilgilerini güvensiz bir şekilde paylaştığı için sıkıntılı bir duruma düşmüşken diğer taraftan kartın limit bilgisi anlık olarak kontrol edilmediğinden çekimin yapılacağı sırada yetersiz bakiyeye sahip olması durumunda satıcıyı da sıkıntılı bir duruma sokacaktır. Örneklerin çoğaltılabileceği bu gibi durumlar için yegâne çözüm işlemlerin (transaction) anlık olarak kontrol edilmesinden geçmektedir (Roy, Abhimanyu et al., 2018: 129). Geçmişte telefon hatlarının sonrasında da internetin yaygın olmadığı durumlarda kullanılan ödeme aktarım yöntemlerinin aksine yaygınlaşan teknoloji altyapısı sayesinde sanal poslar sistemleri, temassız ödeme sistemleri, mobil ödeme sistemleri kullanılarak bu anlık kontrol rahatlıkla yapılmaktadır. Ödemeyi yapacak kişi kredi ya da banka kartını kendi bilgisayar ya da telefonundan alacak kişinin sistemine girerek, limitinin ya da parasının olup olmadığını anlık olarak kontrol eden bir sistem sayesinde ödemesini çok hızlı ve çok güvenli bir şekilde yapabilmektedir. Bu gibi sistemlere entegre çalışan başka yazılımlar sayesinde de satın alacağı ya da abone olacağı bir ürün ya da hizmetle alakalı süreci herhangi bir insan eliyle kontrole ihtiyaç duymayacak şekilde otomatik olarak tamamlayabilir. Örnek olarak dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir yerel saatte Netflix’e abone olmak isteyen bir kişi kredi kartını sisteme tanımlayarak bu hizmetten faydalanmaya anında başlayabilir. Bu yüzden dijital ödeme sistemleri günümüzün en revaçta teknoloji geliştirme alanlarındandır (Aksu, 2019: 42). Sürekli olarak daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanışlı ödeme sistemleri geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır ve insanların gündelik ve ticarî hayatlarına katkı sağlayarak başarılı olmaya çalışan ödeme kuruluşu sayısı her geçen gün artmaktadır.
2.1. Dijital Ödeme Sistemlerinin Faydaları
Ödemeyi yapan kişiler açısından dijital ödeme sistemleri güvenli bir şekilde sağlandığı sürece büyük bir hız ve kolaylık sağlamaktadır (Yavuz, 2019: 15-29). Bir market alışverişinde ödemeyi temassız özelliğe sahip bir kartı pos cihazına yaklaştırarak tek hamlede yapabilmek müşteri açısından çok kullanışlı bir durumdur. Aynı şekilde Yemek Sepeti üzerinden sıklıkla sipariş veren bir kullanıcının kredi kartı bilgilerini sisteme kaydetmesi sayesinde her siparişten sonra 16 haneli kredi kartı numarasını, 2’şer haneli son kullanma ay / yılını ve 3 haneli CVC numarasını girmek zorunda kalmaması alışveriş sürecinin çok daha kolay bir hâle gelmesini sağlamaktadır. Bu avantajlar özellikle de tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 Pandemisi ile çok daha değerli bulunmuştur (Çetinkaya, Beybur, 2020: 148-163). Teması sıfıra indiren, dolaşımdaki nakit paralardaki bakteri ve virüslerin bulaşma ihtimalini düşüren ve uzaktan alışverişe imkân sağlayan bu yöntemin insanlar arasında yaygınlık kazanması da yine bu dönemde çok daha fazla olmuştur.
Ödemeyi alan kişiler açısından da gelebilecek her türlü banknota karşılık çevrilmesi gereken para üstünün hesaplanması ve sağlanması ya da alınabilecek sahte paralara karşı çok kullanışlı bir önlem olan dijital ödeme sistemler ayrıca müşteri portföyünü genişletmeye yönelik de bir araçtır. Satın almak istediği ürün ya da hizmetin bedelini tek seferde ödeyecek imkânı bulunmayan ya da tercih etmeyen kişilerin bu ürün veya hizmeti satın alabilmek için taksit imkânından faydalanması, satıcının kredi kartı ile taksit yapma imkânı sunması ile mümkün olacaktır. Aynı zamanda yurtdışından ödeme almak için de internet sitesine yurtdışı kartlara da açık bir sanal pos entegrasyonu yapan bir satıcı, potansiyel müşteri sayısını katbekat arttırmış olacaktır. Bütün bunlar 21. yüzyılın nimetlerinden olan dijital ödeme sistemleri sayesinde mümkün olmaktadır.
2.2. Dijital Ödeme Sistemlerinin Riskleri
Her ödeme yönteminde olduğu gibi dijital ödeme yöntemlerinde de belli riskler mevcuttur. Her ne kadar aktarım sürecini mümkün oldukça insan faktörünü devreden çıkararak güvenli hâle getirse de dijital kanallarda da insan faktörünün suiistimal, ihmal ve sabote edebileceği durumlar az olmakla birlikte bulunmaktadır. Her şeyden önce ödeme yapacak kişi ödemeyi yapacağı kişi ya da kurumların yasal ve teknik zorunlulukları sağladıklarından emin olmalıdır. Ülkemizde internet sitesi üzerinden kredi kartı ile ödeme almaya yarayan sanal pos entegrasyon altyapılarını sağlayan şirketler (PayTR, Ödeal, Iyzico vd.) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından kayıt altına alınan ve denetlenen kurumlardır.
Bu kurumların altyapısını kullanan internet sitelerinden alışveriş yapmak ödeme güvenliği açısından hiçbir sorun teşkil etmemektedir. Ayrıca alışveriş yaptığınız internet sitesindeki bağlantının “https” protokolü üzerinden “SSL sertifikası” ile uçtan uca şifrelenmiş bir şekilde yapılmış olması kredi kartı gibi önemli bilgilerinizin güvenliğinin sağlanması açısından çok önemlidir. Minimum bir dijital okuryazarlık bilgisi ile dikkat edilebilecek bu durumlar sayesinde gayet güvenli bir alışveriş süreci başlatabilirsiniz. Bunların sağlanmadığı durumlarda girdiğiniz kredi kartı bilgilerinizin kötü niyetli kişiler tarafından ele geçirilmesi mümkün olabilir, bu şekilde bilginiz dahilinde olmayan ücret çekimleri yapılabilmektedir. Bilgilerin güvenlik durumunu belirleyen konulardan bir diğeri de bu sistemlerin çalıştığı yazılım altyapılarının dışarıdan kötü niyeti kişilerce müdahaleye açık olup olamamasıdır. Siber güvenliğin konusu olan bu durumda bilgilerin veritabanlarında şifreli bir şekilde saklanması, sunucuların güvenlik duvarlarına sahip olması, sızmalara mahal verebilecek yazılımsal açıkların bulundurulmaması bu tehlikeleri engelleyebilmektedir.
Bunun için en gelişmiş ve güncel güvenlik yazılımlarının kullanılması ve bilgi güvenliğinden sorumlu personelin liyakatli ve 7/24 kontrolü sağlar şekilde hazır bulunması gerekmektedir. Bunlardan ayrı bir şekilde donanımsal arızalar ve çevresel faktörlere karşı da önlemleri alınmış bir sistem altyapısı kullanılmalıdır. Veriler sürekli olarak yedeklenen sunucularda ve birinde sorun çıksa dahi anında diğerindeki verileri kullanmaya devam edilebilecek şekilde saklanmalıdır. Ya da elektrik / internet kesintisi, hırsızlık, sel, yangın, deprem gibi her türlü sıkıntı verici senaryoya uygun olarak bir bilgi güvenlik planına sahip olması gerekmektedir.
Güncel vakalardan örnek vermek gerekirse geçtiğimiz günlerde yapılan resmî açıklamaya göre “ana bilgisayar” arızası olarak kayıtlara geçen Akbank internet bankacılığı erişim sorunu ülke genelinde günlük ve ticaret hayatının günlerce sekteye uğramasına bu da orta çaplı ulusal bir soruna dönüşmesine neden oldu (www.yenicaggazetesi.com.tr, 2021). Öyle ki insanlar kira, kredi taksiti gibi rutin ödemelerini yapamadılar, varlıklarını ve borçlarını bankanın internet sitesi ya da mobil uygulamasından kontrol edemediler, ATM’lerden para çekemediler ve alışverişlerinde bu bankaya bağlı hiçbir dijital ödeme kanalını kullanamadılar.
Bu gibi sorunlara gebe olan dijital ödeme sistemleri eğer bu sorunlara uygun, doğru çözüm ve yedek planlarını iyi kurgularlarsa sorunsuz bir şekilde hizmet vermeye devam edebilirler. Henüz gelişme aşamalarında olmalarına rağmen nadir sıklıkla bu boyutta sorunlar çıkaran bu sistemler gelecekte çok daha büyük yatırımlar ve kullanıcı talebi ile hayatımıza girdiğinde bu sorunların sıfıra çok yaklaşacağını söyleyebiliriz.
2.3 Türkiye’de Dijital Ödeme Sistemleri
2009 yılında Türkiye’de 16-75 yaş arasındaki vatandaşların internetten alışveriş yapma oranı %3 iken bu oran 2019 yılında %30’a yükselmiştir (tr.euronews.com 2020). 2020 yılında ise bu istatistik 16-64 yaş grubu arasındaki internet kullanıcılarının %75’ini bulmuştur. Dünyada e-ticaret yoluyla alışveriş yapma oranları listesinde 2019 yılında 38. sırada yer alan Türkiye 2020 yılında ise 23. sıraya yükselmiştir. Ayrıca 2019 yılında kişi başı yıllık e-ticaret sipariş hacminde birinci sırada olan Güney Kore’de bu miktar 2012 dolar, ikinci sıradaki İsviçre’de 1863 dolar, üçüncü sıradaki İngiltere’de 1697 dolar olurken Türkiye’de 2018’e göre %92’lik artışla 2019 yılında 703 dolar seviyesine ulaşmıştır (Nurluoğlu, 2021).
Bu rakamlardan anlaşıldığı üzere teknolojik gelişim ve kullanım yaygınlığına paralel olarak artan e-ticaret ile alışveriş alışkanlığı; Türkiye’de, Avrupa ortalamalarının üzerinde bir artış göstermiştir. Bu rakamların yanı sıra Türkiye’de dijital ödeme sistemlerinin geliştirilmesi süreci de uluslararası arenada pozitif ayrışacak şekilde olmuştur.
Özellikle bankacılık sisteminde teknolojik altyapı açısından eskiden yeniye bir sıralama yapacak olursak; şube bankacılığı, internet bankacılığı ve mobil bankacılık kullanımıyla sınıflandırılan gruplarda Türkiye, EMEA ülkeleri içinde sırasıyla %13, %21 ve %65 istatistikleriyle daha yeni teknolojilerin kullanımı perspektifinde 1. sırada bulunmaktadır. Bu sıralamada bankacılık uygulamalarının teknolojik düzeylerine göre yapılan gruplandırmalar sonucu “Şampiyon Ülkeler” olarak adlandırılan listede Türkiye, Polonya, Rusya, İspanya ve İsviçre yer almaktadır. 2. sıradaki “Akıllı Takipçiler” olarak adlandırılan listede ise Finlandiya, Çekya, Güney Afrika, Norveç ve Fransa bulunmaktadır. 3. sırada yer alan “Dijitali Benimseyenler” listesinde ise Birleşik Krallık, İtalya, Belçika, Danimarka, Almanya, İsveç, Hollanda vd. bulunmaktadır. 4. ve son sırada yer alan “Dijitali Geç Takip Edenler” listesinde İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Lübnan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri vd. bulunmaktadır (Çakır, 2019: 28-31). Ayrıca kamu kurumları ve özel sektör girişimleri ile dijital ödeme sistemlerinin çeşitli sektörlere yayılması konusunda da Türkiye, uluslararası camiada hatırı sayılır bir konumda yer almaktadır.
Hemen her belde ve belediyenin toplu ulaşım araçlarında kullanılan akıllı bilet kartları, toplu konut / site giriş çıkışlarında, kullanılan giriş kartları, otopark / lunapark gibi kullanıma dayalı ücretlendirme amaçlı geçici kartlar, öğrenim kurumu / iş yerlerinde mesai ve klerans kontrolü amaçlı kimlik kartları, sistem girişi ya da onaylama amacıyla kullanılan e-imza, mali mühür gibi validasyon temelli benzersiz kartlar hatta sahip oldukları çiplerle elektronik altyapıya entegre olan ve tüm vatandaşlarda bulunan Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartları bu durumu özetlemektedir. Bunların dışında mobil ödeme sistemlerinin de gelişmesiyle “NFC” (Near Field Communication – Yakın Alan İletişimi) özelliğine sahip cihazlarla ödeme ve doğrulama gibi interaksiyonlar gittikçe yaygınlaşarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak Türkiye, yakın geçmişte hızlı bir şekilde içine dahil olduğu dijital dönüşüm sürecinde hızla gelişerek aynı coğrafyayı paylaştığı ülkelerden oldukça ilerde bir konumda bulunmaktadır (A.g.e., 2019: 28-31). Gerçekleşen bu dönüşümün hızıyla kendinden daha gelişmiş ülkeleri bile geride bırakan Türkiye, bu ivme ile geleceğin teknolojilerini vatandaşlarının tabanına yaymadaki avantajını kullanarak gelişmişlik düzeyini arttırmada ve uluslararası ekonomik arenada üst sıralara yükselmede kullanabilir.
Grafik 5: Türkiye’de Kredi ve Banka Kartı Sayıları
Kaynak: Bankalararası Kart Merkezi İstatistikleri, 2021
Grafik 1’de görüldüğü üzere Türkiye’de banka ve kredi kartı sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Toplamda 9 milyonu aşkın işçi ve memur emeklisinin banka kartına sahip olmasıyla toplumun her kesiminden insanın kullandığı bir ödeme aracı olan bu kartların kullanım oranları ve yapılan işlem miktarları da Grafik 2’de görüldüğü gibi her geçen gün hızla artmaktadır.
Grafik 6: Türkiye’de Kartla Yapılan Ortalama Ödeme Sayısı
Kaynak: Bankalararası Kart Merkezi İstatistikleri, 2021
Sosyolojik olarak yeniliklere açık olma potansiyeli ve çevresel etkilerin yönlendirmesiyle değişkenlik gösteren bu hızlı yaygınlaşma ilk vakasının 11 Mart 2020’de görüldüğü Covid-19 Pandemisi ile birlikte çok daha farklı bir boyutta gerçekleşmiştir (Çetinkaya, Beybur, 2020: 148-163). Dijital Ödeme Sistemlerinin Faydaları başlığında sıralanan başlıkların öneminin çok daha net anlaşılmasıyla bu dönemde tüm dünyada dijital ödeme sistemlerine yoğun ilgi olmuştur. Bu ilgiyi takip edecek şekilde hemen hemen tüm ödeme alıcı taraflar, dijital ödeme alma yöntemlerini bünyelerine dahil etmek zorunda kalmışlardır.
Grafik 7: Türkiye’de Yapılan Aylık Temassız Ödeme Sayısı
Kaynak: Bankalararası Kart Merkezi İstatistikleri, 2021
2.4 Dijital Ödeme Sistemlerinin Kayıt Dışına Etkisi
Kayıt Dışı Ekonomi başlığında sıraladığımız sorunları ve Dijital Ödeme Sistemleri başlığında sıraladığımız çözümleri art arda sıraladığımızda örtüşen bir desen oluşturduğu aşikârdır. Dijital ödeme sistemlerinin avantajlarından faydalanmak isteyen ödeme alan ve ödeme yapanlar, farkında olmadan bulundukları ülkenin paranın kazanılması, tasarrufu ve aktarımı konularda getirdiği regülasyonlara tâbi olmaktadırlar. Bu regülasyonlar kapsamında gerekli olması hâlinde sahipleri, paralarının nereden geldiğini belgelendirmek ve vergisini ödemek zorunda kalmaktadırlar. Dijital ödeme sistemlerinin kullanılması hâlinde kazançlar, tasarruflar ve harcamalar çok daha kolay bir şekilde takip edilebildiği için bu durum kayıt dışılığın azalmasına olumlu yönde büyük bir katkı sunmaktadır. Bankalararası Kart Merkezi’nin Kartlı Ödeme Sistemlerinin Ekonomiye Katkıları başlığında paylaştığı bilgiye göre: “Her 1 TL’lik nakit kullanımı yerine aynı oranın kredi kartı ile harcanması vergi gelirlerini 19 kuruş artırır.” Bu istatistikler GSMH’ye, GSYH’ye, istihdama, enflasyona olumlu yönde etki ettiği hâliyle de sıralanabilir (Kartlı Ödeme Sistemlerinin Ekonomiye Katkıları, 2021).
Covid-19 Pandemisi ile somut olarak da gösterdi ki dijital ödeme sistemlerinin yaygınlaşması, ekonominin kayıtlı hâle gelmesinde büyük ölçüde işe yaramıştır. Bunun haricinde uluslararası arenada “nakitsiz toplum” vizyonuyla hareket eden ülkelerde de bunu destekleyici sonuçlar alınmaktadır. 2019 yılında Çin’deki tüm ödemelerin %80’i mobil ödeme sistemleri olan WeChat Pay ve Alipay ile yapılmıştır (Çin’de Maaşlar Dijital Yuan İle Ödendi, 2021). 21. yüzyıla damgasını vuran “Çin’in Yükselişi” meselesinde bu türden dijital dönüşümlerin payı büyük olmuştur. Aynı şekilde Türkiye’de uygulanan kamusal dijital dönüşümün de hileli finansal işlemlerin azalma eğilimi göstermeye başlamasını sağlamaktadır (Kılıç vd., 2018: 55-97).
Ödeme yapanlar açısından ödeme yapma alışkanlıkları ve bu yöntemin onlara maliyetleri açısından neredeyse hiçbir değişiklik olmazken ödeme alanlar açısından dijital ödeme sistemlerinin faydalarından yararlanmak adına katlanılacak yükler, onları totalde kârlı durumda tutmaya imkân verecektir. Dijital ödeme sistemlerinin yaygınlaşması ve dolayısıyla kayıt dışı ekonominin zayıflaması sayesinde ekonomik büyüme; yeni bir üretim alanı ya da yeni borçlanmalar haricinde de sağlanabilecektir. Ancak Türkiye gibi vergilerin ve dolaylı vergilerin yüksek olduğu ve vergi dilimlerinin adilce belirlenip uygulanmadığı ülkelerde tüm kazanç, tasarruf ve harcamaları kayıt dışından çıkarabilmek pek mümkün gözükmemektedir.
3. Artagan Projesi
Artagan ilk olarak 30.09.2020 tarihli 467. marka bülteninde 09 ve 16. sınıflarda yayımlanmış, Öz Türkçe’de “bolluk, bereket” anlamında gelen bir sözcük ve markadır (www.sozcu.com.tr, 2021). Detayları ilk kez 30.06.2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Meral Akşener tarafından açıklanan Artagan Projesi, “Türkiye’ye bolluk ve bereket getirecek bir dijital dönüşüm projesi” sloganıyla sunulmuştur (www.iyiparti.org.tr, 2021) Youtube’da yayınlanan bir tanıtım filmi (www.youtube.com, 2021) ve PDF dosyası ile detayları paylaşılan proje yapay zekâ ve blokzincir tabanlı bir inovatif Gelir İdaresi Başkanlığı projesidir.
Projenin temelinde “nakitsiz toplum” olarak özetlenen seyyar satıcıdan alınan bir simidin bile ödemesinin temassız kartlarla yapılabildiği bir ekosistem bulunmaktadır. Devlet eliyle gerçekleştirilecek bu ekosistem nakit dolaşımını tamamen ortadan kaldırarak kayıt dışı ekonomiyi tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.
Dijital Ödeme Sistemleri başlığında anlatıldığı üzere Türkiye’de hızlı bir şekilde yaygınlaşan dijital ödeme yöntemlerinin sağladığı altyapı ve Kayıt Dışı Ekonomi başlığında anlatıldığı üzere Türkiye’deki yüksek kayıt dışılık oranının sağladığı düzelme potansiyeli projenin gerçek manada uygulanması durumunda, ülke ekonomisinde hızlı bir düzelme ve gelişme sağlanabileceği anlamına gelmektedir. Türkiye’de; uluslararası standartların çokça üzerinde seyreden kayıt dışılık oranı ve uluslararası standartların da üzerinde sağlanan dijital dönüşüme uyum sayesinde projenin uygulanabilirliği ve başarı potansiyeli diğer ülkelere göre çok daha fazla olması beklenmektedir.
Projenin uygulanabilirliği ve başarı ihtimalini arttıran en önemli sebeplerden birisi de Türkiye’de vatandaşları kayıt dışılığa iten sebeplerin incelenip proje programına eklenmiş olmasıdır. Yüksek vergi oranları, adil olmayan vergi dilimleri, denetimsizlikten ötürü ticari ilişkilere tümüyle uygulanamayan vergi sistemini; vergi sistemindeki verimsizlikleri giderdikten sonra elde edilecek kaynaklarla vergi oranlarını düşürmek, belli vergileri tümüyle kaldırmak, vergi dilimlerini optimize edecek ve insan eliyle manipüle edilemeyecek şekilde bir yapay zeka algoritması ile hesaplatmak, denetimi kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak anahtarları devletin kurumları ve sivil toplum örgütlerine dağıtılmış bir blokzincir altyapısı ile sağlamak marifetiyle iyileştirecek olan proje; bütün bunları 2 yıllık bir projeksiyonda gerçekleştirmeyi planlamaktadır (iyiparti.org.tr, 2021).
Tüm ekonomik hareketlerini tek bir merkezde kayıt altına almayı planlayan Artagan Projesi’nin, Türkiye’de kayıt dışında kalan tüm para hareketlerine ve tasarrufları verilerini güvenli kamusal sunucularda saklayıp, işleyip, dolaşımdaki kayıt dışı mevduat ve harcamaları vergilendirerek, herhangi bir dış borç almadan, yeni vergi getirmeden ya da dış yatırıma ihtiyaç duymadan devlet bütçesine yıllık 300 Milyar TL’lik kaynak yaratacağı hesaplanmaktadır (A.g.e., 2021). Yaratılan bu kaynak ile vergi adaletsizliklerinin giderilmesine, ekonomik sorunların çözülmesine, yeni kamu yatırımları yapılabilmesine imkân vereceği düşünülen Artagan’ın Türkiye’yi 21. yüzyılda tüm dünyaya örnek olarak gösterilebilecek bir ekonomik sisteme kavuşturabileceği görüşleri mevcuttur.
Kaynakça
Aksu, H. (2019). Dijitopya: Dijital Dönüşüm Yolculuk Rehberi. Pusula Yayınevi.
Aslanoğlu, D. S. (2008). Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi ve Kayıt Dışı Ekonomiyi Azaltmaya Yönelik Çözüm Önerileri. MUFAD Muhasebe ve Finanasman Dergisi, 200.
Ateş İsmet et al. (2020). “E-Ticarette Yeni Teknolojiler”, Küresel Ekonomiye Yön Veren Teknolojiler, Der. Bekir Pakdemirli et al. (Ankara: Akçağ Yayınları), 65-83.
Beybur, M. Ç. (2020). Covid-19 Pandemisinin Türkiye’de Dijital Bankacılık Ürün ve Hizmetlerinin Kullanımı Üzerindeki Etkisi. Uluslararası Batı Karadeniz Sosyal ve Beşerî Bilimler Dergisi, 148-163.
Bilen, Y. A. (2007). Kayıt Dışı Ekonomi ve Kayıt Dışı Ekonomiyi Önlemeye Yönelik Çabalar. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 136.
Can Ufuk, Z. G. (2019). Paranın Dolaşım Hızının ve Para Talebi Fonksiyonunun Ekonometrik Analizi: Türkiye Örneği. Istanbul Business Research, 218-247.
Cemil İhsan Demir, M. K. (2013). Vergi Mükelleflerinin Kayıt Dışı Ekonomi Algısı: Türkiye Üzerine Ampirik Bir Çalışma. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 37.
Çetintaş Hasan, H. V. (2003). Türkiye’ de Kayıt Dışı Ekonominin Tahmini. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 16.
Erkuş Hakan, K. K. (2009). Türkiye’ de Kayıt Dışı Ekonomi Ve Vegi Kaybının Tahmini. Maliye Dergisi, 128.
Güler, E.T. (2018). Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Ölçümü Ve Avrupa Birliği Ülkeleriyle Karşılaştırılması. Ömer Halis Demir Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 212
Işık Nihat, M. A. (2003). Kayıt Dışı Ekonomi: Ölçme Yöntemleri, Boyutları, Yarar ve Zararları Üzerine Bir Değerlendirme. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 119.
Karagöz, S. (2020). Sosyal Politika Açısından Kayıt Dışı Ekonominin Önemi. İstanbul İktisat Dergisi, 494.
Kendigelen, A. (2006). Çek Hukuku. İstanbul: Arıkan Yayınları.
Kılıç Burcu, Z. A. (2018). Dijital Çağın Yarattığı Muhasebe Uygulamalarının Muhasebe Hilelerinin Önlenmesine Etkisi. Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi, 55-97.
Önder, P. D. (2000-2001). Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme. İ.Ü. Siyasal Bilimler Dergisi, 247.
Polat, Z. (2020). Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi Boyutları ve Çözüm Önerileri. Sosyal, Beşerî ve İdari Bilimler Dergisi, 455.
Roy, A. e. (2018). Deep Learning Detecting Fraud in Credit Card Transactions. System and Information Engineering Design Symposium (SIEDS), (s. 129). USA.
Sarılı, M. A. (2002). Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri, Etkileri ve Alınması Gereken Tedbirler. Bankacılar Dergisi, 32.
Spence, H. E. (1970). Perceived Risk in Mail-Order and Retail Store Buying. Journal of Marketing Research, 364-369.
Susam Nazan, N. O. (2007). Türkiye Ekonomisinde Genel Bütçe Vergi Gelirleri İçinde Dolaysız Ve Dolaylı Vergiler (1995-2005). Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 106.
Yavuz, M. S. (2019). Ekonomide Dijital Dönüşüm: Blockhain Teknolojisi ve Uygulama Alanları Üzerine Bir İnceleme. Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 15-29.
Yıldırım, O. (2020). Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler Ve Türkiye’de Bankacılık Sistemi. Uluslararası Finansal Ekonomi Ve Bankacılık Uygulamaları Dergisi, 67.
İnternet Kaynakları
“20 Maddede We Are Social 2021 Raporu – Dünyanın Dijital Karnesi (2020 Karşılaştırmalı)”,
“Artagan PDF Kitapçığı”,
https://iyiparti.org.tr/storage/img/doc/artagan-kitapcigi.pdf [01.07.2021]
“Akbank’ta Sistem Çöktü”,
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akbankta-sistem-coktu-bankacilik-sistemi-felc-oldu-461509h.htm [20.07.2021].
“Artagan’la Milletimize Yakışır Bir Türkiye Mümkün!”,
https://iyiparti.org.tr/artaganla-milletimize-yakisir-bir-turkiye-mumkun [12.06.2021].
“Artagan’la Milletimize Yakışı Bir Türkiye Mümkün!”,
https://www.youtube.com/watch?v=Qj6KLrB3-NQ [24.07.2021].
“Çin’de Maaşlar Dijital Yuan İle Ödendi”,
https://www.milliyet.com.tr/uzmanpara/cinde-maaslar-ilk-kez-dijital-yuan-ile-odendi-6541374 [20.07.2021]
“Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması”,
https://data.tuik.gov.tr [24.07.2021]
“Kartlı Ödeme Sistemlerinin Ekonomiye Katkıları”,
https://bkm.com.tr/kolay-adresleme/kartli-odeme-sistemlerinin-ekonomiye-katkilari/ [09.07.2021].
“Kayıt Dışı İstihdam Oranı”,
http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/calisan/kayitdisi_istihdam/kayitdisi_
istihdam_oranlari [23.07.2021]
“Meral Akşener İyi Part’nin Projesi Artagan’ı Açıkladı”,
https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/meral-aksener-iyi-partinin-projesi-artagani-acikladi-6513624/ [22.07.2021].
“Türkiye Dijital Bankacılıkta EMEA Şampiyonları Arasında”, https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/tr/Documents/the-deloitte-times/turkiye-dijital-bankacilikta-EMEA-sampiyonlari-arasinda.pdf [19.07.2021].
“Türkiye’de Halkın Ne kadarı İnternetten Alışveriş Yapıyor, Avrupa’da Durum Ne?”,
“Vergi Gelirleri, Dolaysız ve Dolaylı Vergiler”,
https://evds2.tcmb.gov.tr/index.php?/evds/serieMarket [24.07.2021]